top of page
Ara
öztabak

Orhan Kemal Babaeski'den Geçti 1970

Güncelleme tarihi: 26 Eyl 2021



Babaeski'den Orhan Kemal Geçti. 1970


Mimar Mucit ÖZTABAK*[1]

MAKALE

2 Haziran, işçinin ve emekçinin, köylünün çıkarlarını, onların istemlerini yaşamı boyunca savunan, kalemini ezilen, sömürülen emekçilerin sömürü düzeninden kurtulması için kullanılan emekçilerin yazarı Orhan Kemal’in ölüm yıldönümüdür.

Orhan Kemal, milletvekili ve bakanlık yapmış Abdülkadir Kemali Bey ile ortaokul mezunu aydın bir kadın olan Azime Hanım'ın oğludur. 15 Eylül 1914'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde dünyaya geldi. Babası siyasal nedenlerle 1931'de Suriye'ye yerleşince, orta öğrenimini kendi isteğiyle yarıda bıraktı ve Suriye'de bulaşıkçılık ve matbaa işçiliği yaptı. Bir yıl sonra tek başına Türkiye'ye dönerek Adana'da çırçır fabrikalarında işçilik ve kâtiplik yaptı. Bu yıllardaki birikimleri, ilerde romanlarına hayat vermiştir. 1937'de çırçır fabrikasında (Milli Mensucat) bir işçi olan Nuriye ile evlendi. Bir yıl sonra ilk çocuğu Yıldız doğdu. 1938'de Niğde'de askerliğini yaparken "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik" suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 1940'ta, Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'in toplumcu görüşlerinden etkilendi; kendisinden Fransızca, felsefe ve siyaset dersleri aldı. Orhan Kemal'i şiir yerine roman ve öykü yazmaya teşvik eden de Nazım Hikmet oldu.

İlk öykülerini Bacaksız Orhan takma adıyla yayımladı. İlk kez 1943'te İkdam Gazetesi'nde "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı. 1943'te tahliye olunca Adana'ya döndü. Amelelik ve hamallık gibi işlerde çalıştı. 1944'te doğan oğluna Nazım adını verdi. 1949'da üçüncü çocuğu Kemali'nin doğumundan sonra, 1950'de ailesiyle İstanbul'a yerleşti ve ölümüne kadar kitap ve makale yazarak geçindi. 1957'de dördüncü çocuğu Işık doğdu.

1958'de Sait Faik Hikaye Armağanı'nı Kardeş Payı adlı öyküsü ile aldı.

1966'da "hücre çalışması ve komünizm propagandası" yaptıkları gerekçesi ile iki arkadaşı ile birlikte tutuklandı. "Suç teşkil eden bir cihet bulunmadığı" yolundaki bilirkişi raporu üzerine bir ay sonra serbest bırakıldı.

1967'de 72. Koğuş oyunu ile Ankara Sanatseverler Derneği tarafından en iyi oyun yazarı seçildi. 1969'da Türk Dil Kurumu Ödülü'nü ve Sait Faik Hikaye Armağanı'nı Önce Ekmek adlı kitabı ile aldı. Nâzım Hikmet, Bursa Cezaevi’ne geldiğinde onu karşılayanlar arasında, tahliyesine üç yıl kalan bir mahkûm da vardır. O mahkûm, Nâzım’ın bavulunu taşıyan elleriyle, “Sen” diye bir şiir yazacak ve

Promete’nin çığlıklarını

Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam,

Sen benim mavi gözlü arkadaşım,

Kabil değil unutmam seni

. / 26 Eylül 1943 /



seni yapayalnız bırakıp hapishanede

bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken

koşacağım memlekete.


dizelerinin yazılı olduğu kâğıt parçasını koyacaktır cezaevinden çıkarken, ‘mavi gözlü arkadaş’ının cebine. On gün sonra aynı Nâzım,

Dışarıda kuşlar ötüyor.

Dağlar kırmızı ve çıplaktırlar.

Kavakların kılçıkları sarımtırak yaprakların altında kaldı

Deminden beri kocaman bir leylek

Sabırlı ve hamarat,

Önümüzdeki viranelikten çer çöp topluyor yuvası için


diyerek başka bir şiir yazacaktır.

Bulgar Yazarlar Birliği'nin çağrısı üzerine gittiği Sofya'da, tedavi görmekte olduğu hastanede 2 Haziran 1970'te öldü. 4 Haziran 1970 günlü Bulgar basın-yayın organları öldüğünü duyururlar. 1932’de Beyrut’ta ters çevrilmiş bir gaz sandığı üstünde oturan delikanlının. Bulgaristan’a da ölüm sürgününe gittiğini nereden bilebilirdi? 5 Haziran günü Kapıkule’den Türkiye’ye girer cenazesi. Babaeski’ye yaşamını yitiren Orhan Kemal’in uzun bir araç konvoyuyla ilerleyen cenaze arabasına[2] Babaeski’de, şehrin girişinde çiçeklerle karşılayan, Babaeski’de yol kenarına dizilmiş eli yüzü kara, toz toprak içinde işçilerin, yağ ve katran karışımı, kargacık burgacık bir yazıyla astıkları bir pankartta yazılan sözlerle ““Biz işçiler, hatıran önünde saygıyla eğiliriz”.[3]

Bu işçiler işte, birkaç gün sonra 15-16 Haziran direnişini yaratacaklardır!

Birkaç gün sonra cenazesi ülkeye getirildiğinde Babaeski’de emekçilerin onu sahiplenmeleri de, sanatın temeli olan gerçekçiliğin bir başka yansımasıdır: “Biz işçiler senin hatıran önünde saygıyla eğiliriz.[4](Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları, Fikret Otyam, e Yayınları, 1975, s. 491-492) Onun ölümüne ağıt yakanlardan biri de Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır ki, Babaeski’deki işçiyi haklı çıkarır:

“Seslendi bez dokuyan basma dokuyana

Duydunuz mu arkadaşlar,

Kim çıktı dışarı

Orhan Kemal.”

diyerek başladığı şiirini,


“Seslendi ulu çınarın kökü uluca kavağın köküne

Duydunuz mu kardaşlar,

Kim girdi içeri

Orhan Kemal.”

diyerek bitirir.

Babaeski İşçi Partisi Yöneticileri başkan Rahmi Tezsezer,[5] Muhasip Mehmet Barlar,[6] üye Hilmi Öztürk,[7] üye Esat Cengiz[8] girişimleri ile Babaeski’de Alpullu’dan sendikalı işçiler, Haşimler, Hamza baba, Dadaş[9], Ekrem yaylım, briketçi Batmaz’ın da aralarında bulunduğu işçiler karşıladı.[10]


Olayın önemi


15-16 Haziran 1970 tarihlerinde Türkiye'de İstanbul merkezli olarak başlayan ve yayılan, Türkiye tarihindeki en büyük işçi eylemlerinden biri.


15-16 HAZİRAN DİRENİŞİ


İşte 15-16 Haziran direnişi Türkiye işçi sınıfı tarihi içerisinde büyük bir öneme sahiptir. Bu tarihlerde İstanbul, İzmit ve Gebze’yi kapsayan bölgede 113 işyerinde 100.000’e yakın işçi işi bırakarak direnişe geçti ve büyük protesto eylemleri yaptı. Dönemin Adalet Partisi iktidarı işçi düşmanı kararlarla, işçilerin ellerinden sendika seçme, toplu sözleşme ve grev yapma haklarını almak istiyordu ve işçiler bu saldırıya direniyordu. DİSK öncülüğünde işçi hareketinin büyük ivme kazanmasını, işçi sınıfının örgütlülük düzeyi ile kazanımlarının artışını hazmedemeyen burjuvazi, AP hükümeti aracılığıyla sendikalar yasasının değiştirilmesini öngörüyordu. Daha değişiklik tasarısı meclise yeni geldiğinde Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk, Erzurum’da DİSK’i kapatacaklarını açıklamıştı. Gerçekten yasanın değiştirilmesiyle ilgili tasarı 11 Haziran 1970 tarihinde Millet Meclisinde görüşülüp 4 red oyuna karşı 230 oyla kabul edildi, 214 milletvekili ise oylamaya katılma gereği bile duymadı. 14 Haziran 1970 günü DİSK büyük bir toplantı düzenledi. DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, 12 Haziran 1970 günü bir basın açıklamasıyla bu toplantıyı kamuoyuna da duyurmuştu. İşte 15 Haziran pazartesi sabahı 70 bin işçi eylemi başlattılar. Eylemlere sadece DİSK üyesi işçiler değil, Türk-İş üyesi ve bağımsız sendika üyesi işçiler de yağınsal olarak katıldılar. İşyerlerine giden işçiler önce sessiz direnişe geçtiler16 Haziran günü direniş olaylı geçti. Direnişin bu ikinci günü yürüyüşlere katılan işçi sayısı 150 bini buldu. 15-16 Haziran direnişi Türkiye’de sosyalist harekette önemli bir dönüm noktası oldu. MDD (Milli Demokratik Devrim) akımının temsil ettiği Kemalizmin sol yorumunun ideolojik etkisi altında “Türkiye’de işçi sınıfı yoktur”, “Türkiye’de işçi sınıfı varsa da bir devrime öncülük edecek güçten yoksundur”, “Devrimin öncüsü asker-sivil aydın zümredir”, “Devrimin yolunu asker-sivil aydın zümrenin başını çektiği sol bir askeri müdahale açar” şeklindeki görüşler ağır bir darbe yedi[11]

2. Nazım Hikmet'den Orhan Kemal'e (Kemal Sülker koleksiyonundan)

7 Ekim 949 Bursa Hapishane Râşid evlâdım, Mektubunu aldım. Bundan önce de gönderdiğin hikâye kitabını ve dergileri almıştım. O hikâyeler dergisinin başka bir sayısı daha elime geçmişti. Sana sevinilecek iki şey söyliyeyim mi? Bazı teknik kusurlarına rağmen o kitaplardaki hikâyelerin hemen hemen hepsi güzeldi, vaadediciydi. Bugünkü hikâyeciliğimiz ana hattında gayet doğru bir yol tutmuş. Bu bir. İkincisine gelince, içlerinde en güzeli, en kusursuzu, hele bir tanesi küçük bir şaheser, senin hikâyelerdi. Ellerin ve gönlün nur olsun Raşid. Beğendiğin fotoğrafa gelince, iki üç yıl önce çekilmiş bir resimdi. Nerden ve nasıl ellerine geçmiş bilmiyorum. Zaten yalnız fotoğraf değil bana söylediklerin bir çoğu için de aynı şaşkınlık içindeyim. şaşkınlık ve öfke. Her ne hal ise. Sabır ve tahammül gerek. Çıkmak bahsine gelince hiç ummuyorum. Buna da her ne hal ise. Torunlarımı, gelinimi ve seni hasretle kucaklar beni mektupsuz bırakmamanı reca ederim canım kardeşim. İmza: Nazım Görüldü 27-10-949 Md. imza


* Babaeski Belediyesi emekli çalışanı [2] Güney Dergisi -Utku Erişik -- Nisan, Mayıs, Haziran 2006 [3] “Pazartesi, 05 Kasım 2012 MECİT ÜNAL/ Orhan Kemal’in cenazesini çiçeklerle karşılayan işçilerin torunları” yazısı [4] Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları, Fikret Otyam, e Yayınları, 1975, s. 491-492. [5] Avukat Hasan oğlu 1333 İstanbul doğumlu [6] Terzi Hasan oğlu, 1927 Babaeski doğumlu [7] Eczacı Mehmet oğlu, 1928 Erzincan doğumlu (18 Ocak 1928 - 20 Ağustos 2013) [8] İşçi Ferhat oğlu, 1935 Pancarköy doğumlu [9]Sofya’da yaşamı sona eren proletaryanın yazarı Orhan Kemal’in cenazesi ülkeye getirilirken 5 Haziran 1970 günü HHÖ, çok değerli bir döviz/pankartla Orhan Kemal’in cenazesini karşıladı. İşçi sınıfı yazarına büyük bir cenaze töreni düzenledi. Öztürk, Sırrı, 28 Ağustos 2013, Hasan Hilmi Öztürk’ü de Doğaya Teslim Ettik… yazısı [10] Kırklareli il yıllığı İşçi partisi Babaeski ilçe örgütü [11] -Ürün Sosyalist Dergi, Yıl: 4, Cilt: 8, Sayı: 44, Şubat 78. / Turgan Arınır-Sırrı Öztürk, İşçi Sınıfı-Sendikalar ve 15/16 Haziran, Sorun Yayınları, Şubat 1976.



11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page